Gelir Dağılımındaki Eşitsizlik (II)
Gelir Dağılımındaki Eşitsizlik (II)/ Nasıl Bir Ekonomi-05.08.2024
Bir önceki yazıda gelir dağılımındaki eşitsizliğin nedenlerini ve etkilerini incelemiştik. Bu yazımda da gelir dağılımının dünyadaki ve ülkemizdeki durumuna ilişkin güncel verileri paylaşacağım.
Öncelikle, gelir dağılımında eşitsizliğin azaltılmasının özellikle sürdürülebilir ekonomik büyüme ve halkın refah seviyesinin artışı için oldukça önemli olduğunun altını bir kez daha çizelim.
Geçen hafta, Gini katsayısının, bir ülke veya bölgedeki gelir dağılımının eşitlik düzeyini ölçmek için kullanılan bir istatistiki gösterge olduğundan bahsetmiştik. Dünya genelinde Gini katsayıları büyük farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar, her ülkenin ekonomik politikaları, sosyal yapıları ve tarihi koşulları gibi çeşitli faktörlerle açıklanabilir. Gelişmiş ülkeler genellikle daha düşük Gini katsayılarına, bir başka ifadeyle daha eşit bir gelir dağılımına sahiptirler. Örneğin, Norveç 0,227 Gini katsayısı ile dünya genelinde gelir eşitsizliği en düşük ülke konumunda. Ancak, son yıllarda Gini katsayısı düşük olan ülkelerde de gelir eşitsizliklerinde artış gözlemlenmeye başlandı. Gelişmekte olan ülkelerde ise gelir dağılımı konusunda tablo daha karmaşık. Bu ülkeler genellikle daha yüksek Gini katsayılarına ve büyük gelir eşitsizliklerine sahip. Özellikle Latin Amerika, bazı Afrika ülkeleri ve Asya'nın bazı bölgelerinde, gelir dağılımında ciddi eşitsizlikler göze çarpıyor. Güney Afrika 0,63 Gini katsayısı ile bu alanda başı çekiyor. Hızlı bir ekonomik büyümenin yaşandığı Çin ve Hindistan gibi bazı Asya ülkelerinde refah artışından yararlanan ve yararlanamayan kesimler arasında büyük farklar oluşmuş durumda.
Küresel ekonomide, 1980'lerden bu yana, özellikle toplumun en üst gelir seviyesini oluşturan bireylerin gelirlerinde büyük artışlar gözlemlendi. Bu durum, teknolojik ilerlemeler, küreselleşme, sermaye hareketliliği ve finansal piyasalardaki serbestleşme gibi faktörler ile açıklanabilir. Son yıllarda yaşanan küresel finansal krizler ve pandemi gibi olaylar da gelir eşitsizliklerini daha da derinleştirdi. COVID-19 pandemisi sırasında, birçok düşük ve orta gelirli ülkede yoksulluk oranları artarken, dünya genelinde milyarderlerin servetinde büyük artışlar oldu.
İsviçre merkezli UBS Bankası'nın 2024 Küresel Servet Raporu'na göre, dünyadaki toplam servet miktarı 2022 yılında %3′lük düşüş yaşadıktan sonra, 2023 yılında toparlanarak %4,2 büyüme kaydetti. Dünyada dolar milyonerlerinin sayısı ise artmaya devam ediyor. Mevcut durumda en fazla milyonerin bulunduğu ülke olan ABD'de milyoner sayısının önümüzdeki beş yıllık süre zarfında %16 artması bekleniyor. İkinci sırada bulunan Çin'de ise milyoner sayısındaki tahmini artış oranı %8 seviyesinde gerçekleşecek. Üçüncü sırada bulunan İngiltere'de önümüzdeki beş yılda milyoner sayısında %17'lik azalış olacağı öngörülüyor. Milyonerlerin sayısında en fazla artış yaşanması beklenen ülke ise Tayvan. Ülkede, büyüyen mikroçip endüstrisi ve varlıklı yabancıların göçünde yaşanan artışın etkisiyle milyoner sayısının bu dönemde %47 artacağı tahmin ediliyor.
Ülkemizde de gelecek dönemde dolar milyoneri sayısında belirgin bir artış yaşanması bekleniyor. Rapordaki tahminlere göre önümüzdeki beş yıllık sürede Türkiye'deki toplam milyoner sayısı %43 oranında artacak. Bir yandan milyoner sayısında artış yaşanırken, diğer yandan gelir dağılımındaki eşitsizlik büyüyor. TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları araştırmasına göre, 2023 yılı itibariyle Türkiye'de en zengin %20'lik kesimin toplam gelirden aldığı pay %49,8. Geliri en düşük %20'lik kesimin toplam gelirden aldığı pay ise sadece %5,9. Güncel TÜİK verilerine göre Türkiye'de Gini katsayısı 0,433 seviyesinde.
İngiltere merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan Oxfam tarafından yayınlanan güncel rapor da dünyadaki gelir dağılımında yaşanan eşitsizliği ortaya koyuyor. Raporda dünyadaki en zengin ilk beş kişinin toplam servetinin 2020 yılından beri iki kattan fazla artarak 405 milyar dolardan 869 milyar dolara yükseldiğine vurgu yapılıyor. Bu dönemde dünyadaki milyarlarca insanın ekonomik olarak giderek yoksullaştığı düşünüldüğünde bu rakamlar daha çarpıcı bir hal alıyor. Çoğunluk ekonomik krizlerin, yüksek enflasyonun ve savaşların maliyetlerini yüklenirken, az sayıdaki dolar milyarderinin servetini çok hızlı biçimde arttırdığı görülüyor. Rapordaki en önemli bulgulardan biri, gelir dağılımında yaşanan eşitsizliğin yanı sıra cinsiyet eşitsizliğinde yaşanan artış. Küresel çapta erkekler kadınlardan yaklaşık 105 trilyon dolar daha fazla servete sahip durumda. Bu verilere göre kadınlar toplumdaki gelir seviyesi düşük kesimler arasında yer alıyor.
Araştırmada dikkat çekici bir başka sonuç ise, zengin ülkelerin dünya nüfusunun sadece yüzde 21'ini temsil etmelerine rağmen, toplam küresel servetin yüzde 69'unu ellerinde bulundurmaları. Dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesim tüm küresel finansal varlıklarının %43'üne sahip durumda. Dünya nüfusunun %55'lik çoğunluğunun toplam gelirden aldığı pay ise yalnızca %1,3. Oxfam'ın tahminlerine göre, mevcut ilerleme hızıyla dünyada yoksulluğun sona ermesinin 230 yılı aşkın bir süre alması beklenirken, büyük bir olasılıkla gelecek on yıl içinde ilk dolar trilyonerine tanık olacağız.