Asya'nın Teknolojik Yükselişi
Asya'nın Teknolojik Yükselişi/ Nasıl Bir Ekonomi-10.11.2025
Teknolojik ilerlemelerin küresel ekonomiyi ve modern hayatı benzeri görülmemiş bir hızla etkilediği bir çağda, iş dünyası hem fırsatlarla hem de risklerle karşı karşıya. Teknoloji trendleri bu dönüşümün merkezinde yer alıyor ve önümüzdeki dönemde sektörlere ciddi etkileri söz konusu olacak. Yapay zekâ, yarı iletkenler, robotik sistemler, akıllı otomasyon gibi teknolojik trendler, üretim biçimleri, karar alma süreçleri ve küresel rekabet dengeleri üzerinde büyük bir değişime neden oluyor.
Teknolojik gelişmeler açısından Asya kıtasında yer alan ülkeler özellikle son yıllarda önemli bir atılım gerçekleştirmiş durumda. Bölgedeki farklı ülkelerin farklı alanlarda öne çıktıklarını görüyoruz. Japonya gelişmiş robotik ekosistemiyle, Hindistan yazılım inovasyonuyla, Çin yapay zekâ odaklı sanayi stratejileriyle, Endonezya dijital finans girişimleriyle dikkat çekiyor. Asya bölgesindeki bu teknoloji çeşitliliği, ekonomik büyümenin itici gücü olarak geleceğin üretim ve bilgi mimarisini şekillendiriyor.
Bölgede en fazla yatırım yapılan teknolojilerin başında, karar alma ve eylem yeteneğine sahip yapay zekâ teknolojisi olan “agentic” yapay zekâ geliyor. Asya genelinde işletmeler iş akışlarını otomatik hale getirmede bu yapay zekâ teknolojisini giderek artan oranda kullanmaya başladırlar. Bu dönüşüm, yapay zekânın süreçleri yeniden tanımlayan üretken bir güç haline geldiğini gösteriyor. Asya ülkeleri hem ölçek hem de teknolojik ilerleme hızı bakımından yapay zekâ kullanımında küresel çapta liderliği zorluyor.
Dijital dönüşümün çok göz önünde olmayan fakat bu süreçte oldukça belirleyici bir rol oynayan unsuru ise yarı iletkenler. Verinin işlenme hızını doğrudan etkileyen yarı iletkenler, tüm dijital teknolojiler için olduğu gibi yapay zekâ için de son derece önemli. 2024 yılında 600 milyar doları aşan yıllık satış hacmi ile küresel yarı iletken pazarı tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu büyümenin bu yıl da devam etmesi bekleniyor. Yarı iletkenlerin büyük kısmı ise Asya bölgesinde üretiliyor. Tayvan, Güney Kore, Japonya ve Çin yarı iletkenler ekosisteminde öne çıkan ülkeler. Bu nedenle, Asya bölgesinin küresel çapta dijital teknoloji tedarik zincirinin oldukça kritik bir parçasını oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Veri merkezleri bu teknolojik dönüşümü destekleyen altyapının temelini oluşturuyor. Asya hem coğrafi büyüklüğü, hem de enerji kaynakları sayesinde bu alanda büyük bir potansiyel barındırıyor. Singapur'dan Hindistan'a, Güney Kore'den Malezya'ya uzanan geniş bir hatta veri merkezleri kurulumu için milyarlarca dolarlık yatırımlar yapılıyor. Veri depolayan bu merkezler, dijital sistemlerin işlem gücü ve sürdürülebilirliği açısından vazgeçilmez bileşenler arasında yer alıyor.
Bölge ülkelerinin sahip olduğu yaygın mobil uygulama ekosistemi, Asya'nın teknoloji sahnesindeki konumunu güçlendiren bir diğer etken olarak karşımıza çıkıyor. Çinli firmaların yaşamı her alanda etkileyen dijital platformları, Hindistanlı firmaların finansal teknolojilere yönelik sağladıkları hizmetler, Güney Kore merkezli kullanıcı deneyimini geliştiren inovatif ürünler bu uygulamalara verilebilecek örneklerden bazıları. Bu büyük ölçekli uygulamalar, sağladıkları dijital hizmetler sayesinde, tüketici davranışları ve ülke ekonomileri üzerinde büyük bir etki oluşturuyor.
Gelecekte iş yapma biçimine yeni bir boyut kazandıracak bir diğer teknolojik trend ise robotik sistemler. Asya bölgesi robotik teknolojilerde küresel çapta öncü konumda. Japonya ve Güney Kore'de geliştirilen yeni nesil robotik sistemler, üretim süreçlerinde insan-makine iş birliğinin adeta yeniden tanımlanmasına sebep oluyor. Ağustos ayında Çin'in başkenti Pekin'de Dünya İnsansı Robot Oyunları düzenlendi. Robotların katıldığı bir olimpiyat oyunu olarak tanımlanabilecek bu sembolik organizasyonda, 500'den fazla robot atletizm, futbol, boks, dans gösterileri gibi birçok alanda birbirleri ile yarıştı. Tüm bu gelişmeler, robotik teknolojinin artık fiziksel dünyayı yapay zekâ ile birleştiren bir hal aldığını gösteriyor.
Aynı ölçüde dikkat çekici bir diğer alan elektrikli araçlardaki yenilikler. Asya bölgesi, elektrikli araç dönüşümünün hem üretim hem de tüketim cephesinde ivme kazandığı bir merkez haline gelmiş durumda. Çin batarya teknolojilerinde ölçek ekonomisiyle fark yaratırken, Güney Kore ve Japonya enerji yoğunluğu yüksek piller ve akıllı mobilite sistemleriyle öne çıkıyor. Güneydoğu Asya'da ise elektrikli motosikletler ve mikro mobilite çözümleri ulaşımı yeniden şekillendiriyor. Bu kapsamda Asya ülkeleri, temiz enerjiye geçiş ve yeşil ekonomi konusunda da önemli bir rekabet avantajına sahip.
Tüm bu dinamikler, Asya'yı küresel teknolojik dönüşümün yönlendirici bir gücü haline getiriyor. Asya'nın teknoloji ekosistemi giderek daha fazla güç kazanıyor. Ekonomik büyümeye hız kazandıran bu durum, küresel ölçekte de stratejik bir avantaj sağlıyor. Diğer taraftan, bulut bilişim gibi birçok teknolojide lider pozisyonda bulunan ABD ve Avrupa'nın, dışa bağımlılığı azaltma ve kritik teknolojilerde kendi kapasitesini geliştirme konusuna büyük önem verdiğini görüyoruz. Tayvan merkezli yarı iletken üreticisi TSMC'nin ABD'deki yatırımlarının 165 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Avrupa ise 1 milyar avroluk kuantum teknolojisi yatırımı ile yeni nesil bilişim teknolojilerinde öncü bir konuma geçmeyi amaçlıyor. Bu gelişmeler, ABD, Avrupa ve Asya ülkeleri arasındaki rekabetin ilerleyen dönemde daha da artarak devam edeceğini gösteriyor.