Ekonominin Geleceği Denizaltı Kablolarından Geçiyor
Ekonominin Geleceği Denizaltı Kablolarından Geçiyor/Ekonomi Gazetesi-29.09.2025
Dijital çağın en önemli iletişim aracı olan internet, günümüz küresel ekonomisi için de vazgeçilmez bir unsur hâline geldi. İnternetin temel altyapısını oluşturan bileşenlerin başında ise deniz ve okyanusların derinliklerinde, binlerce kilometre boyunca uzanan fiber optik denizaltı kabloları geliyor. Dünyadaki internet trafiğinin yaklaşık %97'si denizaltı kabloları aracılığıyla sağlanıyor. Çoğu zaman farkında olmadığımız bu altyapının hayatımızdaki önemi oldukça fazla. Her gün milyarlarca e-posta, finansal işlem, dijital görüntü ve ses verisi bu hatlar sayesinde hedeflerine ulaşıyor.
Denizaltı kablo teknolojisinin çalışma prensibi ise oldukça etkileyici. Fiber optik kablolarda veri taşınması ışık sinyalleri aracılığıyla gerçekleşiyor. Kablo içine gönderilen lazer ışığı, içteki ince cam yapının yüzeyinde yansıyarak binlerce kilometre yol kat ediyor. Bu sayede kablonun iki ucu arasında veri aktarımı sağlanıyor. Kablonun dışı ise suya ve basınca dayanıklı malzemelerden imal edilirken ortalama çapı 15 ila 30 mm arasında değişiyor.
Denizaltı kablolarının döşenmesine ilişkin uluslararası standartlar, 1982 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) ile belirlenmiş durumda. Sözleşmeye göre, bir ülkenin 12 deniz mili dışındaki karasularında kablo döşeme, bakım ve onarım faaliyetleri serbest. Ancak ülkelerin karasularında denizaltı kablosu döşenebilmesi için ilgili ulusal makamlardan izin alınması gerekiyor. Bu izin süreçleri ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor.
Günümüzde denizaltı kablo ağı, küresel ölçekte geniş bir coğrafyaya yayılmış durumda. 2025 yılı itibarıyla dünya genelinde toplam uzunluğu 1,5 milyon kilometreyi aşan 600'den fazla denizaltı kablosu aktif olarak hizmet veriyor. En kritik hatların başında, Atlantik Okyanusu'nu boydan boya aşan transatlantik güzergâh yer alıyor. Avrupa ile Kuzey Amerika arasında veri akışı açısından bu hatlar stratejik bir önem taşıyor. Benzer şekilde, Süveyş Kanalı, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu üzerinden geçen hatlar da Asya-Avrupa koridorunun kilit bağlantılarını oluşturuyor.
Ülkemiz ise KAFOS, MedNautilus, SeaMeWe-5, Turcyos-1 ve Turcyos-2 olmak üzere beş ana denizaltı kablosu ile küresel ağa bağlı. Karadeniz'de yer alan 538 km uzunluğundaki KAFOS hattı, Türkiye ile Bulgaristan ve Romanya arasında bağlantı sağlıyor. Akdeniz'deki MedNautilus sisteminin bağlantı noktaları arasında Yunanistan ve İtalya gibi ülkeler yer alıyor. Yaklaşık 20.000 km uzunluğundaki SeaMeWe-5 sistemi ise Fransa'dan Singapur'a kadar uzanan geniş bir alanda 15 ülkeyi birbirine bağlıyor. Turcyos-1 hattı Mersin'in Bozyazı ilçesinden KKTC'de Girne'ye, Turcyos-2 ise Hatay'ın Samandağ ilçesinden KKTC'de İskele'ye uzanıyor.
Denizaltı kablolarının inşasında faaliyet gösteren firmaların yapısında da son yıllarda önemli bir dönüşüm gözlemleniyor. Önceleri bu alanda yalnızca telekomünikasyon konsorsiyumları faaliyet gösterirken, günümüzde Google, Meta, Microsoft ve Amazon gibi teknoloji devleri de ciddi yatırımlar yapıyor. Son dönemde dikkat çeken bir diğer eğilim ise, denizaltı kablolarının az gelişmiş bölgelere yönelmesi. Afrika kıtasına yapılan yatırımlar bu açıdan öne çıkarken, benzer şekilde Güney Amerika bölgesi de yeni hatlarla Kuzey Amerika ve Avrupa'ya bağlanıyor.
Bulut bilişim, e-ticaret ve çevrim içi yayıncılık gibi internet temelli birçok faaliyet, bu altyapının kesintisiz ve sorunsuz çalışmasına doğrudan bağlı. Milyonlarca şirketin veri depolama, analiz ve işlem süreçleri denizaşırı merkezlerde yürütülüyor. Aynı şekilde e-ticaret platformlarının envanter yönetimi, sipariş süreçleri ve kullanıcı deneyimi küresel veri akışı sayesinde mümkün oluyor. Denizaltı kabloları, küresel tedarik zincirleri açısından da büyük önem taşıyor. Anlık iletişim, farklı kıtalarda faaliyet gösteren üretim tesisleri ve lojistik ağların koordinasyonunda kritik bir rol üstleniyor. Büyük sanayi kuruluşları, tedarik zincirinin her halkasından anlık verileri alarak süreçlerini optimize etmek zorunda. Uzak kıtalar arasındaki saniyelik iletişim gecikmelerinin karmaşık lojistik yapılarda ciddi aksamalara sebebiyet verme riski bulunuyor. Üretimden nakliyeye, gümrük işlemlerinden dağıtıma kadar her aşamada verimliliği artıran bu kesintisiz bilgi ağı, denizaltı kablolar sayesinde mümkün hâle geliyor.
Günümüzde bilgi akışının sürekliliği, güvenliği ve hızı her zamankinden daha kritik bir hâl almış durumda. Dijital çağın ilerleyişi, mevcut altyapının sürekli olarak geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Yapay zekâ, Nesnelerin İnterneti ve 5G gibi teknolojilerle birlikte veri transferi öngörülmesi güç bir hızda artıyor. Bu artış, denizaltı kablo ağlarında kapasite artırımı ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Artan talebe karşılık vermek amacıyla her yıl yeni yatırımlar yapılıyor. Hâlihazırda küresel çapta yapımı süren 60'tan fazla proje bulunuyor. Önümüzdeki dönem için denizaltı kablo pazarında ciddi bir büyüme beklentisi mevcut. 2025 yılında yaklaşık 31 milyar dolar seviyesinde olduğu tahmin edilen pazar büyüklüğünün, yıllık ortalama yüzde 6,3 oranında artışla 2035 yılında 57 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.
Dijitalleşmenin hız kesmeden ilerlediği günümüzde, denizaltı kablolarının stratejik ve ekonomik önemi de aynı oranda artıyor. Günümüz küresel iletişim altyapısının omurgasını oluşturan denizaltı kabloları, ekonomik boyutlarının ötesinde jeopolitik ve ulusal güvenlik açısından da kritik bir araç hâline gelmiş durumda. Veri bağımsızlığı ve siber güvenlik gibi konular, ülkelerin bu altyapıya yönelik ilgisini her geçen gün artırıyor. Başta ABD ve Çin olmak üzere birçok ülke, denizaltı kablolarını stratejik bir öncelik olarak görmekte. Kabloların geçtiği güzergâhlar ülkeler açısından önemini korurken, kapasite ve güvenlik yarışında yeni ittifaklar ve yeni rekabetler kaçınılmaz olacak. Bu kapsamda küresel ekonominin geleceğinin, denizaltı kablolarından geçtiğini söyleyebiliriz.