Yeşil İşler
Yeşil Geçiş Nedir?
(Bu araştırma dosyası İMMİB Ekonomik Araştırmalar Şubesi tarafından hazırlanmıştır.)
İlk olarak Kyoto Protokolü'nün sonrasında da Paris Anlaşması'nın imzalanmasıyla sürdürülebilirlik küresel olarak ülkelerin gündeminde kendine yer bulmuştur. Böylelikle yeşil ekonomi kavramı ortaya çıkmıştır.[1]
Yeşil ekonomiye geçiş (yeşilleşme) dünya çapında işgücü piyasaları üzerinde beklenen büyük yapısal etkisi nedeniyle modern bir sanayi devrimi olarak adlandırılmıştır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na göre yeşil ekonomi çevresel riskleri ve ekolojik kıtlıkları önemli ölçüde azaltırken, insan refahını ve sosyal eşitliği iyileştiren bir ekonomidir. Politika yapıcıların yeşil ekonomi için çevreye daha az zararı olan yeşil işlere geçişi yönetmek ve yeşil ekonomik büyümeyi teşvik etmek olmak üzere iki temel hedefi vardır. İstihdam üzerindeki etki, politika yapıcılar için bu hedefleri takip eden çevre politikalarını değerlendirmenin önemli bir yoludur[2].
Dijitalleşme ve otomasyon trendlerinin yanında daha yeşil ve sürdürülebilir ekonomilere geçiş AB işgücü piyasasında oyunun kurallarını değiştirmektedir. Uzun vadeli dönüştürücü trendlere dayanan dijital ve yeşil geçişler hız kazanmaktadır. Beceri ihtiyaçlarında ortaya çıkan değişikliklerin, onları yönlendiren kilit işlerin çok ötesinde etkileri olacak. Bu, tüm ekonomik sektörleri de etkileyecektir[3].
Düşük karbonlu ve sürdürülebilir bir ekonomiye küresel bir geçiş ekonominin birçok sektöründe çok sayıda yeşil iş yaratabilir ve gerçek anlamda kalkınmanın itici gücü haline gelebilir. Bazı ülkeler, insana yakışır iş gündemini iklim ve çevre mevzuatlarına entegre etmektedir. Sosyal diyalog sürdürülebilir ekonomilere geçişe yardımcı olabilir[4]. Mevcut yeşil iş yaratma hem zengin ülkelerde hem de bazı büyük gelişmekte olan ekonomilerde hali hazırda gerçekleşmektedir. Yeşil işler çok çeşitli becerileri, eğitim geçmişlerini ve mesleki profilleri kapsamaktadır. Bu durum özellikle yan sanayilerdeki işler için geçerlidir. Rüzgar ve güneş enerjisi gibi yeni endüstriler için bile tedarik zincirleri büyük ölçüde geleneksel endüstrilerden oluşmaktadır[5].
Çevresel bozulma eşitsizlikleri artırmaktadır. Özellikle kırılgan grupların işlerini tehdit etmekte ve çalışma koşullarını kötüleştirmektedir. Bu nedenle çevresel sürdürülebilirlik bir sosyal adalet meselesidir. Uluslararası çalışma standartları, yeşil ekonomiye adil bir geçiş sağlamaktadır[6].
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) “yeşil iş”i, çevresel kalitenin korunmasına veya eski haline getirilmesinde önemli ölçüde katkıda bulunan tarım, imalat, araştırma ve geliştirme, idari ve hizmet faaliyetlerinde çalışmak olarak tanımlamaktadır. Yüksek verimlilik stratejileri ile enerji, malzeme ve su tüketimini azaltan işlerin yanı sıra atık ve kirlilik oluşumu tamamen önleyen ya da en aza indiren işleri içermektedir. Tarımda yeşil işlerin yaratılması sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik sağlama ve özellikle gençlerin daha yeşil ekonomilere katılmaları için fırsatlar sağlama potansiyeline sahiptir[7].
Yeşil işlerin insana yakışır işler, yani yeterli ücret; güvenli çalışma koşulları; iş güvenliği; makul kariyer beklentileri ve işçi hakları sunan iyi işler olması gerekmektedir. Sömürücü, zararlı, yeterli bir ücret ödemeyen ve dolayısıyla işçileri yoksul bir yaşama mahkûm eden bir iş yeşil olarak nitelendirilemez[8].
Yeşil işler verimlilik, yeşil ürünler/hizmetler ve insana yaraşır/uygun olma (decency) olmak üzere üç ölçekte değerlendirilebilmektedir. Her ölçeğin farklı dereceleri vardır. Yeşil iş teşvikinin önemli bir kısmı, becerilerin yükseltilmesinden ve diğer sektörlerde aktif olan işgücünün yeniden eğitilmesinden bunun yanında tamamen yeni yeşil işler için çalışanların eğitilmesinden oluşmaktadır. Ölçekler sahadaki gerçekleri yansıtmaktadır. Verimlilik ölçeği kahverengi ekonomide kullanılan ancak çok daha verimli ve dolayısıyla yeşil hale getirilebilecek ürün ve hizmetleri hedeflemektedir. Yeşil ürün/hizmet ölçeği yeni ürünleri ve sektörleri ve dolayısıyla özellikle yenilenebilir enerji ekipmanı ve üretimi gibi yeşil pazardaki yeni işleri yansıtmaktadır. İnsana yaraşır/uygun olma (decency) ölçeği adil, istikrarlı ve yeterince ödüllendirici işlerin mevcudiyeti, çalışma hakları, sosyal koruma ve sosyal diyalog dahil olmak üzere insana yakışır işin dört boyutuyla yani üretken istihdamla ilgili çeşitli unsurları hedeflemektedir[9].
Yeşil Geçiş Nasıl Olacak ve İstihdam Bu Süreçten Nasıl Etkilenecek?
Daha yeşil bir ekonomi inşa etme ihtiyacına ilişkin fikir birliği genellikle potansiyel iş kayıplarına ilişkin endişeler üzerine kurulmaktadır. Fosil yakıtlardan uzaklaşmanın gerekli olduğu konusunda hemfikir olmak önemli bir adımdır. Ancak bir kömür madencisi güneş panelleri kurma işine ne kadar kolay geçebilir? Cevap sürpriz değil aslında. İşgücünün bir kısmı için değişim zor olacak. Ama iyi haberler de var. Ülkeler doğru politika karışımlarıyla 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonu elde edebilirken, kamu hizmetleri (utilities) gibi daha fazla emisyon yoğun sektörlerde çalışanların sıkıntılarını hafifletebilir. Politika yapıcılar tarafından 2015 Paris Anlaşması'nda onaylanan bir hedef olan, ortalama küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere göre 2 santigrat derecenin çok altında sınırlamak, net sera gazı emisyonlarında çarpıcı bir azalma gerektirecektir. Bu yeşil dönüşüm, meslekler ve sektörler arasında hareket eden işlerle birlikte işgücü piyasasının dönüşümünü de beraberinde getirecektir. Ancak bu değişimin genel büyüklüğü, göründüğü kadar dramatik olmayacak [10].
2018 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından yayınlanan Dünya İstihdam ve Sosyal Görünümü'nde 23 ülkenin ekonomisinin büyürken hem sera gazı emisyonlarının hem de karbon ayak izlerinin azaldığı belirtilmektedir. Bu ülkeler özellikle daha fazla yenilenebilir enerji kullanarak, yeşil işleri ve ürünleri sübvanse ederek ekonomik büyümeyi, sera gazı emisyonlarından ayırmanın mümkün olduğunu gösterdiler. İnsana yakışır iş, ekonomik büyümenin kendisi sürdürülebilir ise çevresel sürdürülebilirlikle uyumludur[11].
IMF tarafından yapılan bir analize göre gelişmiş ekonomiler için ekonomiyi 2050 yılına kadar net sıfır emisyon yoluna koymak için tasarlanan bir politika paketinin önümüzdeki on yılda istihdamın yaklaşık %1'ini daha yüksek emisyonlu işlerden daha düşük emisyonlu işlere kaydıracağını göstermektedir. Değişim gelişmekte olan pazarlar için %2,5'ten daha büyük. Yine de bu rakamlar, 1980'lerin ortalarından bu yana gelişmiş ekonomilerde imalattan hizmetlere geçişten daha küçük. Daha yeşil işlerde daha yüksek ücretler de geçişi kolaylaştırmaya yardımcı olabilir. IMF Spring Toplantılarında, IMF ekonomistleri Katharina Bergant ve Rui Mano ABD'deki çevre kirliliğinin daha yoğun olduğu iş kollarındaki meslekler ile çevre için daha az zararlı iş kollarındaki "yeşil işler" konusunda sunum gerçekleştirmişlerdir. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında gerçekleştirilmesi planlanan ekonomik dönüşümün ABD için düşünüldüğü kadar maliyetli olmayabileceğine dikkat çekilmiştir. Bunun sebeplerinin başında ABD'nin geniş bir coğrafyaya yayılmış olan ekonomisi ve esnek istihdam piyasası gösterilmektedir. "Yeşil işler" olarak tabir edilen ve çevreye zararı sınırlı olan meslek grubunda çalışan işçilerin maaş ortalamasının çevreye daha zararlı iş kollarındaki mesleklerin maaş ortalamalarının %7 üzerinde olduğu bilgisi paylaşılmıştır. Bu durum işçilerin "yeşil işleri" tercih etmesine neden olmaktadır.
Nötrden yeşile geçenler için oranlar daha da yüksek görünmektedir (%9 ile %11 arasında). Buna karşılık çalışılan son iş, yeşil ise yeni yeşil bir iş bulma olasılığı %41 ile %54 arasındadır[12].
IMF'e göre ekonomilerin 2050 yılına kadar net sıfır emisyon elde etmesine yardımcı olabilecek politika paketinin dört unsuru bulunmaktadır.
- 2023 yılı itibariyle başlayan ve 2028'den sonra harcamaları kademeli olarak azaltılan Yeşil altyapı ve Ar-Ge yatırımları
- 2023 yılına kadar kademeli 2029'dan itibaren ise keskin şekilde artan karbon emisyonları vergisi. Emisyonun yoğun olduğu sektörlerdeki nispi fiyatların yükselmesi emisyonun az olduğu sektörlerdeki büyümeyi teşvik edecektir.
- 2023 yılından başlayarak daha az vasıflı işçilerin daha yeşil sektörlere geçmesine yardımcı olacak bir eğitim programı. Eğitim düşük emisyonlu sektörlerdeki düşük vasıflı işçilerin üretkenliğini artırarak, firmaları onları işe almaya ve ücretlerini yükseltmeye teşvik edebilir.
- Düşük gelirli çalışanların ödemekle yükümlü olduğu vergileri azaltan kazanılmış gelir vergisi kredisi (EITC-earned income tax credit). 2029 yılında başlayarak karbon vergisinin işçiler üzerindeki etkisini dengeleyecektir. Aynı zamanda daha fazla insanı iş gücüne katılmaya teşvik edecektir.
Bu etkiler madencilik gibi sektörlerde daha yüksek oranda işçinin istihdam edildiği yükselen piyasa ekonomileri için daha farklı olacaktır. 10 yıl içinde iş gücünün %2,5'inde bir kayma yaratacaktır. Yeşil yatırımlar başladıkça yakın vadede istihdamda genel bir artış olacak ancak bu 2032 yılına kadar %0,5'lik bir düşüşe dönüşecek. Ayrıca gelişmekte olan ekonomiler genellikle gelir vergilerinin her zaman ödenmediği kayıt dışı sektörlerde daha fazla istihdama sahiptir. Bu nedenle paketin EITC ve karbon vergisinin yanı sıra 2029 yılından itibaren düşük gelirli işçilere doğrudan nakit transferleri ile desteklenmesi gerekecektir[13].
Kısaca toparlayacak olursak ekonomi sürdürülebilirliğe yöneldikçe ortaya çıkan ek işler, ikame edilen işler, dönüşerek yeniden tanımlanan işler ve hiç dönüşüme uğramadan ortadan kalkan işler istihdamın geleceğine yöne verecek değişimler olacaktır.
Kaynaklar
[1] Agah, H. (2016). Yeşil Ekonomi Ve Biz... 22 Haziran 2022 tarihinde https://www.tepav.org.tr/tr/blog/s/5628/Yesil+Ekonomi+ve+Biz___ adresinden alınmıştır.
[2] Bowen, A., Kuralbayeva, K., & Tipoe, E. L. (2018). Characterising Green Employment: The impacts of 'greening' on workforce composition. Energy Economics, 72, 263–275. https://doi.org/10.1016/j.eneco.2018.03.015
[3] Cedefop (2021). The green employment and skills transformation: insights from a European Green Deal skills forecast scenario. Luxembourg: Publications Office of the European Union. http://data.europa.eu/doi/10.2801/112540
[4] ILO. (2018). World Employment and social outlook 2018: Greening with jobs. International Labour Organization. 21 Haziran 2022 tarihinde https://www.ilo.org/weso-greening/#Intro-3 adresinden alınmıştır.
[5] UNEP/ILO/IOE/ITUC (2008) Green Jobs: Towards Decent Work in a Sustainable, Low-Carbon World
[6] ILO. (2018). World Employment and social outlook 2018: Greening with jobs. International Labour Organization. 21 Haziran 2022 tarihinde https://www.ilo.org/weso-greening/#Intro-3 adresinden alınmıştır.
[7] FAO. (n.d.). Green jobs. Food and Agriculture Organization of the United Nations. 21 Haziran 2022 tarihinde https://www.fao.org/rural-employment/work-areas/green-jobs/en/ adresinden alınmıştır.
[8] UNEP/ILO/IOE/ITUC (2008) Green Jobs: Towards Decent Work in a Sustainable, Low-Carbon Worl
[9] PAGE (2017), Green Industrial Policy and Trade: A Tool-Box
[10] Bluedorn, J., & Hansen, N.-J. (14 Nisan 2022). The right labor market policies can ease the green jobs transition. IMF Blog. 21 Haziran 2022 tarihinde https://blogs.imf.org/2022/04/13/the-right-labor-market-policies-can-ease-the-green-jobs-transition/ adresinden alınmıştır.
[11] ILO. (2018). World Employment and social outlook 2018: Greening with jobs. International Labour Organization. 21 Haziran 2022 tarihinde https://www.ilo.org/weso-greening/#Intro-3 adresinden alınmıştır.
[12] Bluedorn, J., & Hansen, N.-J. (14 Nisan 2022). The right labor market policies can ease the green jobs transition. IMF Blog. 21 Haziran 2022 tarihinde https://blogs.imf.org/2022/04/13/the-right-labor-market-policies-can-ease-the-green-jobs-transition/ adresinden alınmıştır.
[13] Bluedorn, J., & Hansen, N.-J. (14 Nisan 2022). The right labor market policies can ease the green jobs transition. IMF Blog. 21 haziran 2022 tarihinde https://blogs.imf.org/2022/04/13/the-right-labor-market-policies-can-ease-the-green-jobs-transition/ adresinden alınmıştır.